|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
some time ago zf.
|
bir süre önce |
|
Some time ago, I was given the opportunity to look into this matter more deeply.
Bir süre önce bana bu konuyu daha derinlemesine inceleme fırsatı verildi.
More Sentences
|
2 |
Genel |
for some time zf.
|
bir müddet |
|
He ordered him to stay for some time among the army.
Bir müddet askerlerin arasında kalmasını istedi.
More Sentences
|
3 |
Genel |
some other time zf.
|
bir dahaki sefere |
|
I hope that I will be able to help you at some other time.
Bir dahaki sefere sana yardım edebileceğimi sanıyorum.
More Sentences
|
Phrasals |
|
4 |
Öbek Fiiller |
postpone until (some later date or time) f.
|
(ileriki bir tarihe/güne/zamana) ertelemek |
|
Let's postpone until next week.
Gelecek haftaya erteleyelim.
More Sentences
|
Phrases |
|
5 |
İfadeler |
quite some time expr.
|
uzunca bir süre |
|
He has kept UN inspection teams out for quite some time now.
BM denetim ekiplerini uzunca bir süredir dışarıda tutuyor.
More Sentences
|
General |
|
6 |
Genel |
set time aside for someone (for some purpose). f.
|
(birisine) zaman vermek |
|
7 |
Genel |
allocate (some) time f.
|
vakit ayırmak |
|
8 |
Genel |
allocate (some) time f.
|
zaman ayırmak |
|
9 |
Genel |
spare some time to f.
|
vakit ayırmak |
|
10 |
Genel |
spare some time to f.
|
zaman ayırmak |
|
11 |
Genel |
devote some time f.
|
vakit ayırmak |
|
12 |
Genel |
take some time off f.
|
biraz ara vermek |
|
13 |
Genel |
some time later zf.
|
bir zaman sonra |
|
14 |
Genel |
for some time past zf.
|
bir süreden beri |
|
15 |
Genel |
for some time past zf.
|
epey zamandan beri |
|
16 |
Genel |
for some time zf.
|
bir süre için |
|
17 |
Genel |
some more time zf.
|
bir müddet daha |
|
18 |
Genel |
for some time now zf.
|
bir süreliğine |
|
19 |
Genel |
for some time now zf.
|
bir süredir |
|
|
20 |
Genel |
some time last week zf.
|
geçen hafta bir ara |
|
21 |
Genel |
after some time zf.
|
bir süre sonra |
|
Phrasals |
|
22 |
Öbek Fiiller |
carry someone back to some time f.
|
geçmişe götürmek |
|
23 |
Öbek Fiiller |
carry someone back to some time f.
|
geçmişte bir zamana götürmek |
|
24 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar taze durmak/kalmak |
|
25 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar bozulmamak |
|
26 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar bozulmadan durmak/kalmak |
|
27 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar tazeliğini korumak |
|
28 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar bakmak/bakımını üstlenmek |
|
29 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar göz kulak olmak |
|
30 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar korumak |
|
31 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar sahip çıkmak |
|
32 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar tutmak |
|
33 |
Öbek Fiiller |
keep until (some point in time) f.
|
(belli bir zamana) kadar muhafaza etmek |
|
34 |
Öbek Fiiller |
carry something over (until some time) f.
|
bir şeyi (bir zamana kadar) ertelemek |
|
35 |
Öbek Fiiller |
carry something over (until some time) f.
|
bir şeyi (bir zamana) ertelemek |
|
36 |
Öbek Fiiller |
carry something over (to some time) f.
|
bir şeyi (bir zamana kadar) ertelemek |
|
37 |
Öbek Fiiller |
carry something over (to some time) f.
|
bir şeyi (bir zamana) ertelemek |
|
38 |
Öbek Fiiller |
carry over to/until (some day or time) f.
|
bir şeyi (bir zamana/güne kadar) ertelemek |
|
39 |
Öbek Fiiller |
carry over to/until (some day or time) f.
|
bir şeyi (bir zamana/güne) ertelemek |
|
|
40 |
Öbek Fiiller |
date back (to someone or some time) f.
|
tarihi/geçmişi (birine/bir şeye) dayanmak |
|
41 |
Öbek Fiiller |
guarantee (something) against (something) for (some length of time) f.
|
(bir şeye) bozulmaya, kırılmaya, eskimeye karşı (bir süreliğine) garanti vermek |
|
42 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) için sürmek/devam etmek |
|
43 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) için yetmek |
|
44 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) dayanmak |
|
45 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) gitmek |
|
46 |
Öbek Fiiller |
last for (some period of time) f.
|
(belli bir süre) idare etmek |
|
47 |
Öbek Fiiller |
postpone until (some later date or time) f.
|
(sonraki bir tarihe/güne/zamana) ertelemek |
|
48 |
Öbek Fiiller |
put (some time) in on (something) f.
|
(bir şeye belli bir zaman) ayırmak |
|
49 |
Öbek Fiiller |
put (some time) in on (something) f.
|
(bir şeye belli bir zaman) vermek |
|
50 |
Öbek Fiiller |
put (some time) in on (something) f.
|
(bir şeye belli bir zaman) harcamak |
|
51 |
Öbek Fiiller |
put in (some time) on (something) f.
|
(bir şeye belli bir zaman) ayırmak |
|
52 |
Öbek Fiiller |
put in (some time) on (something) f.
|
(bir şeye belli bir zaman) harcamak |
|
53 |
Öbek Fiiller |
put in (some time) on (something) f.
|
(bir şeye belli bir zamanını) vermek |
|
54 |
Öbek Fiiller |
reach back into (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamana) dayanmak |
|
55 |
Öbek Fiiller |
reach back into (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamandan) gelmek |
|
56 |
Öbek Fiiller |
reach back into (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak |
|
57 |
Öbek Fiiller |
reach back into (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamandan) ilham almak |
|
58 |
Öbek Fiiller |
reach back into (some point in time) f.
|
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak |
|
59 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamana) dayanmak |
|
60 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamandan) gelmek |
|
61 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamana) gönderme yapmak |
|
62 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(tarihte bir zamandan) ilham almak |
|
63 |
Öbek Fiiller |
reach back to (some point in time) f.
|
(önceki bir şeyden/zamandan) öğeler taşımak |
|
Phrases |
|
64 |
İfadeler |
(some) time around zf.
|
bir dahaki gelişinde |
|
65 |
İfadeler |
(some) time round zf.
|
bir dahaki gelişinde |
|
66 |
İfadeler |
(some) time around zf.
|
bir sonraki/ilk/ikinci vs. seferinde |
|
67 |
İfadeler |
(some) time round zf.
|
bir sonraki/ilk/ikinci vs. seferinde |
|
68 |
İfadeler |
(some) time around zf.
|
(ikinci, üçüncü) seferinde |
|
69 |
İfadeler |
(some) time round zf.
|
(ikinci, üçüncü) seferinde |
|
70 |
İfadeler |
(some) time around zf.
|
bir daha olduğunda/geldiğinde |
|
71 |
İfadeler |
(some) time round zf.
|
bir daha olduğunda/geldiğinde |
|
72 |
İfadeler |
that some time back expr.
|
bir süredir |
|
73 |
İfadeler |
for quite some time expr.
|
uzunca bir süredir |
|
74 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
(bir süredir biriyle) birlikte yaşayan |
|
75 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
(bir süredir biriyle) birlikte oturan |
|
76 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
(bir süredir biriyle) aynı evi paylaşan |
|
77 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle çalışan |
|
78 |
İfadeler |
with (someone) for (some amount of time) expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle iş yapan |
|
Colloquial |
|
79 |
Konuşma Dili |
arrange something for some time f.
|
belirli bir zaman için bir şey ayarlamak/düzenlemek |
|
|
80 |
Konuşma Dili |
arrange something for some time f.
|
belirli bir zaman için bir şey planlamak |
|
81 |
Konuşma Dili |
arrange for some time f.
|
belirli bir zaman için ayarlamak/düzenlemek |
|
82 |
Konuşma Dili |
arrange for some time f.
|
belirli bir zaman için planlamak |
|
83 |
Konuşma Dili |
some time later for no particular reason expr.
|
bir süre sonra hiçbir neden yokken |
|
84 |
Konuşma Dili |
take some time for yourself expr.
|
kendine biraz zaman ayır |
|
85 |
Konuşma Dili |
catch me some other time expr.
|
sonra/başka zaman konuşalım/görüşelim |
|
86 |
Konuşma Dili |
(some) time around expr.
|
sonraki sefere |
|
87 |
Konuşma Dili |
(some) time around expr.
|
bir sonrakine |
|
88 |
Konuşma Dili |
(some) time round expr.
|
sonraki sefere |
|
89 |
Konuşma Dili |
(some) time round expr.
|
bir sonrakine |
|
90 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
sayende geçirdiğim (güzel, harika) zaman için teşekkürler |
|
91 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
(harika, güzel) vakit geçirdim, teşekkürler |
|
92 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
birlikte geçirdiğimiz (güzel, harika) zaman için teşekkürler |
|
93 |
Konuşma Dili |
thank you for a (some kind of) time expr.
|
her şey için teşekkürler |
|
94 |
Konuşma Dili |
thanks for a (some kind of) time expr.
|
(güzel, harika) zaman geçirmemi sağladığın/sağladığınız için teşekkürler |
|
95 |
Konuşma Dili |
thanks for a (some kind of) time expr.
|
(güzel, harika) vakit geçirdim, teşekkürler |
|
96 |
Konuşma Dili |
thanks for a (some kind of) time expr.
|
geçirdiğimiz (güzel, harika) zaman için teşekkürler |
|
97 |
Konuşma Dili |
we'll try again some other time expr.
|
başka zamana öyleyse |
|
98 |
Konuşma Dili |
we'll try again some other time expr.
|
başka zaman yaparız |
|
99 |
Konuşma Dili |
we'll try again some other time expr.
|
bir dahaki sefere öyleyse |
|
100 |
Konuşma Dili |
with (someone or something) for (some amount of time) expr.
|
(bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) çalışan |
|
101 |
Konuşma Dili |
with (someone or something) for (some amount of time) expr.
|
(bir süre boyunca/bir süredir biriyle/bir şeyle) iş yapan |
|
102 |
Konuşma Dili |
with for some time expr.
|
bir süredir birlikte |
|
103 |
Konuşma Dili |
with for some time expr.
|
bir süredir beraber |
|
104 |
Konuşma Dili |
with for some time expr.
|
bir süredir biriyle |
|
Idioms |
|
105 |
Deyim |
appear at some time f.
|
(gibi/civarında) bir yerde olmak |
|
106 |
Deyim |
spend (some amount of time) in (some place) f.
|
vakit geçirmek |
|
107 |
Deyim |
spend (some amount of time) in (some place) f.
|
eyleşmek |
|
108 |
Deyim |
spend (some amount of time) in (some place) f.
|
oyalanmak |
|
109 |
Deyim |
spend (some amount of time) in (some place) f.
|
zaman geçirmek |
|
110 |
Deyim |
spend (some amount of time) in (some place) f.
|
konaklamak |
|
111 |
Deyim |
carry someone back (to some time) f.
|
eski bir zamanı hatırlatmak |
|
112 |
Deyim |
carry someone back (to some time) f.
|
eskiye götürmek |
|
113 |
Deyim |
carry someone back (to some time) f.
|
geçmiş bir zamana götürmek |
|
114 |
Deyim |
have some time to kill f.
|
boş zamanı olmak |
|
115 |
Deyim |
arrive on the stroke of some time f.
|
tam saat ...'yi çaldığında varmak |
|
116 |
Deyim |
arrive (somewhere) upon the stroke of some time f.
|
tam saat ....'de varmak |
|
117 |
Deyim |
arrive on the stroke of some time f.
|
tam saat ....'de varmak |
|
118 |
Deyim |
arrive (somewhere) at the stroke of some time f.
|
tam saat ....'de varmak |
|
119 |
Deyim |
date back some time f.
|
-e tarihine/dönemine dayanmak |
|
120 |
Deyim |
catch (someone) some other time f.
|
(biriyle) sonra görüşmek/konuşmak |
|
121 |
Deyim |
catch (someone) some other time f.
|
(biriyle) başka zaman görüşmek/konuşmak |
|
122 |
Deyim |
keep until some time f.
|
bir zamana kadar tutmak/muhafaza etmek |
|
123 |
Deyim |
take (some) time off from work f.
|
işten biraz izin almak |
|
124 |
Deyim |
take one back (to some time) f.
|
birini geçmişe götürmek |
|
125 |
Deyim |
take one back (to some time) f.
|
birini (geçmişte bir zamana) götürmek |
|
126 |
Deyim |
take one back (to some time) f.
|
birini eskiye/maziye götürmek |
|
127 |
Deyim |
(some) time around zf.
|
bir dahakine |
|
128 |
Deyim |
(some) time round zf.
|
bir dahakine |
|
129 |
Deyim |
(some) time around zf.
|
bir dahaki sefere |
|
130 |
Deyim |
(some) time round zf.
|
bir dahaki sefere |
|
131 |
Deyim |
some creature's time has come expr.
|
(eceli/ölüm vakti) geldi |
|
132 |
Deyim |
some creature's time has come expr.
|
zamanım geldi |
|
133 |
Deyim |
(it's) time to jet off (to some place) expr.
|
(bir yere) uçuş vakti |
|
134 |
Deyim |
(it's) time to jet off (to some place) expr.
|
(bir yere uçakla) gitme zamanı |
|
135 |
Deyim |
with someone for some amount of time expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle birlikte |
|
136 |
Deyim |
with someone for some amount of time expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle ilişki içerisinde |
|
137 |
Deyim |
with someone for some amount of time expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle sevgili |
|
138 |
Deyim |
with someone for some amount of time expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle beraber |
|
139 |
Deyim |
with someone for some amount of time expr.
|
bir süre boyunca/bir süredir biriyle bir beraberlik içinde |
|
140 |
Deyim |
at (some time) sharp expr.
|
tam (belirtilen saatte/zamanda) |
|
141 |
Deyim |
at (some time) sharp expr.
|
tam tamına (belirtilen saatte/zamanda) |
|
142 |
Deyim |
at (some time) sharp expr.
|
tam olarak (belirtilen saatte/zamanda) |
|
143 |
Deyim |
at some time sharp expr.
|
tam belirtilen saatte/zamanda |
|
144 |
Deyim |
at some time sharp expr.
|
tam tamına belirtilen saatte/zamanda |
|
145 |
Deyim |
at some time sharp expr.
|
tam olarak belirtilen saatte/zamanda |
|
146 |
Deyim |
at the stroke of (some specific time) expr.
|
tam (belli bir zamanda/saatte) |
|
147 |
Deyim |
at the stroke of (some specific time) expr.
|
kesin/tam olarak (belli bir zamanda/saatte) |
|
148 |
Deyim |
on the stroke of (some specific time) expr.
|
tam (belli bir zamanda/saatte) |
|
149 |
Deyim |
on the stroke of (some specific time) expr.
|
tam (bir saat başında) |
|
150 |
Deyim |
what's on tap for (some point in time) expr.
|
(belli bir zamanda, tarihte) gündem ne? |
|
151 |
Deyim |
what's on tap for (some point in time) expr.
|
(belli bir zamanda, tarihte) gündemde/programda ne var? |
|
152 |
Deyim |
what's on tap for (some point in time) expr.
|
(belli bir zamanın, tarihin) programı/planı ne? |
|
Speaking |
|
153 |
Konuşma |
give me some time i.
|
bana biraz zaman tanı |
|
154 |
Konuşma |
just give me some time to think about that i.
|
bunu düşünmem için bana biraz zaman tanı |
|
155 |
Konuşma |
it's for the best that i take some time off expr.
|
bir süreliğine izin alsam çok iyi olacak |
|
156 |
Konuşma |
that may take some time expr.
|
bu zaman alabilir |
|
157 |
Konuşma |
it'll really buy you some time expr.
|
bu sana biraz zaman kazandıracaktır |
|
158 |
Konuşma |
maybe some other time expr.
|
belki başka bir zaman |
|
159 |
Konuşma |
you might buy some time expr.
|
biraz zaman kazanabilirsin |
|
160 |
Konuşma |
this will take some time expr.
|
bu biraz zaman alacak |
|
161 |
Konuşma |
I need some time expr.
|
biraz zamana ihtiyacım var |
|
162 |
Konuşma |
give me some time expr.
|
bana biraz zaman ver |
|
163 |
Konuşma |
maybe some other time expr.
|
belki başka zaman |
|
164 |
Konuşma |
I need some time expr.
|
biraz zamana ihtiyacım var |
|
165 |
Konuşma |
we can have our meeting some other time expr.
|
görüşmemizi başka bir zamana erteleyebiliriz |
|
166 |
Konuşma |
when i get some time off work expr.
|
işten izin aldığımda |
|
167 |
Konuşma |
I will go there some time expr.
|
oraya münasip bir zamanda giderim |
|
168 |
Konuşma |
I'll try to catch you some other time expr.
|
sonra görüşürüz/konuşuruz |
|
169 |
Konuşma |
we can have our meeting some other time expr.
|
toplantımızı/görüşmemizi başka bir zaman yapabiliriz |
|
Slang |
|
170 |
Argo |
doss down for (some period of time) f.
|
(bir süre) uyumak |
|
171 |
Argo |
doss down for (some period of time) f.
|
(bir süre) yatmak |
|
172 |
Argo |
doss down (for some time) f.
|
(bir süre) uyumak |
|
173 |
Argo |
doss down (for some time) f.
|
(bir süre) yatmak |
|
174 |
Argo |
I'll try to catch you some other time expr.
|
daha sonra görüşürüz/konuşuruz |
|